Etik, olması gereken şeylere duyulan ilgi olarak tanımlanmaktadır. Çevre etiği ise ; çevreye yönelik davranış ve değerler ile düşünceleri biçimlendiren ve yaklaşımları belirleyen temel ilkeleri ifade etmektedir. Çevre etiği, insanların çevreye karşı ne tür bir sorumluluğu olduğunu, yani insanların sahip olduğu ahlaki değerlerin, doğa karşısında ne ifade ettiğini ortaya koymaya çalışır.
Çevre Etiği
Etik davranışların ölçütü nerede biter ya da etik davranışların kaynağını dinsel inanışlar, kişisel vicdan, yasalar mı oluşturur ?
Alkan’a göre; etik davranışların temelinde dinsel yada inançsal, toplumsal ve bireysel faktörler bulunur. Dinsel veya inançsal faktörlerle ilişkilendirilen etik davranışlar, tartışmasız kabul-red gören sorgulanamaz, evrensel olmayan ve bilimsel olarak kanıtlanamayan bir durumu ifade eder.
Toplumsal faktörün etik davranışların oluşmasında, toplumsal, siyasal ve ekonomik örgütlenme biçimi ve kurallar etkili olur. Evrensellik kazanması zordur.
Bireye dayalı etik davranışlar ise, bireyin kişiliği, eğitimi yaşadığı ortamı, alışkanlıkları, kültürel değerleri gibi birçok faktörün etkisiyle oluşur. Bireyden bireye farklılık gösterebilir.
Çevre etiği yaklaşımlarının temelini “toplumsal duyarlılıkla” başlayan “çevre koruma bilinci ya da farkındalığı” oluşturur.
Burada toplum Dünya’dır. Toplumun en küçük birimi olan aileden başlayarak yerel, bölgesel, ulusal ve son olarak bütün uluslar insanın “duyarlılık” sınırlarını oluşturur.
” Dünya Evimizdir “
Dünya evimizdir yaklaşımında Dünyanın bütün ormanları bütün hayvanların bitkileri yani bütün doğal varlıkları bir ekosistem içinde bütünlük oluştururken bunlar arasında bir sınır çizmenin anlamı yoktur.
Tıpkı tarih öncesinden ve çok değişik ülke sınırları içinde kalmış arkeolojik eserlerin insanlığın ortak kültür mirası olarak sınırlarının çizilemeyeceği gibi.
Sınırları çizilemeyen, farkında olunması ve duyarlılık gösterilmesi gereken başka gruplardan da bahsedebiliriz.
Bu satırların yazıldığı anda bile Dünyada 300 milyonu çocuk yaklaşık bir milyar kişi yatağına “aç” giriyor.
Dünyanın herhangi bir yerinde çaresizliği yaşayan “engelliler” , en temel haklarını bile yaşayamayan “kadınlar” ve “çocuklar” bulunuyor. Bunlar bütün insanlığın “küresel insanlık sorunlarıdır” ve bunlar toplumsal duyarlılığın sınırlarının olmadığını ve bütün dünyayı kapsamakta olduğunu göstermektedir.
Çevre etiği, doğal alanların ve canlı varlığının zarar görmeye başladığı sanayileşme dönemiyle beraber anlam kazanmış ve çevresel sorunların küresel boyutlara ulaşmasıyla da farklı yaklaşımlar ortaya çıkmıştır. Çevre etiği yaklaşımlarındaki bu farklılaşmanın, çevre sorunlarına, ekolojik olaylar ve ekosistemlere karşı duyulan ilgi ve verilen değerin bir yansıması olduğu söylenebilir.
Çevre etiği yaklaşımlarını öğrenmek isterseniz buradaki makalemizi okuyabilirsiniz.
Yararlanılan Kaynak : Prof. Dr. Suat KARAKÜÇÜK, EKOREKREASYON Rekreasyon ve Çevre, Gazi Kitabevi, Nisan 2016